Yayımlanan Yazılar

Yaşamam gerekiyordu, yoksa ölecektim

Posted on 24 July 2017

Gitmeye karar vermek Gitmek hiç akılda yokken gidenlerden olmuş oldum ben. Birdenbire. Şıp diye. Pat diye. Güm diye. Aslında köklerine, yerine, suyuna, havasına sıkı sıkıya bağlı ama bir o kadar da dallarını savuran, yapraklarını estiren rüzgara hayran bir ağaçtım ben. Tebdilimekânın dinamizmine inandım. Kök salmanın erken olduğunu bildim. Gençtim. Aşıktım. Yerimde duramazdım. Kalbimin sesini dinleyip başka hiçbir şey duymayarak mıknatısa doğru, ona karşı koymadan gidiverdim. Tüm hayal kırıklıklarımı, gönül yaralarımı, uçsuz bucaksız yalnızlığımı toparlayıp bir valize koydum ve gittim. SpontanlığıRead More

Kanalların arasında kaybolmaca: Venedik

Posted on 19 May 2017

Floransa ve Bolonya-Modena-Parma yazılarımdan sonra Venedik notlarımla karşınızdayım efendim. Yalnız önceden uyarayım: “turist olarak her gidilen kenti öve öve bitirememek değil asıl marifet” ve “avuç içi kadar, altyapısız bir kent turistle dolup taşsın diye nasıl şişirilir” alt mesajlı bir yazı oldu. İstemezseniz okumayın. Bolonya’dan 2 saatlik tren yolculuğuyla Venedik’teyiz. Oha garın yerinin güzelliğine bak! Ayak basar basmaz kozmopolit ve nemli bir yere geldiğimizi fark ediyoruz. Suyu özlemişiz.  Yalnız kalacağımız yere doğru yürüdükçe başka bir şey daha fark ediyoruz: haritada çok yakınRead More

3 günde Bolonya-Modena-Parma

Posted on 16 May 2017

3 günde Floransa yazımdan sonra Bolonya notlarıma hoş geldiniz. Floransa yazımın başında da belirttiğim gibi, Bolonya’daki konaklamadan bahsedecek bir durum yok. Ama genel olarak kentte oda fiyatları yüksek; standartları düşük, neredeyse her konaklama alternatifinin tuvaletleri ortak olsa bile. Booking’i biraz talan edin derim. Yorumlara da çok kanmayın. Bu kiremit kızılı renkli, solcu kente gelmişken mutlaka görülecek yerleri hemen isimleriyle yazıp yeme-içme önerileriyle sizleri baş başa bırakıyorum. Bu arada Bolonya, Avrupa’nın en eski üniversitesine ev sahipliği yapıyor ve tarihte pek çok önemliRead More

3 günde Floransa – Ne yapılır ne yenir ne içilir?

Posted on 12 May 2017

Münih’ten atlıyoruz 22 Mart’ta trene, 8 saat sonra Floransa’dayız. Booking’den yüksek puanı sayesinde karar kıldığımız Sabrina’nın evini buluyor ve 3 gün konaklayacağımız odamıza jet hızıyla yerleşiyoruz. Yol için yaptığımız sayısız sandviçe rağmen açız. Kente gidip bir şeyler yiyip yatıp uyuyoruz. Tüm günü trende geçirince yatağa öyle bir gömülmüşüz ki sabah kalkmak zor geliyor ama mutfaktaki tıkırtılar ve karnımızın gurultu sesleriyle zıplıyoruz. Sabrina bize tatlış bir kahvaltı hazırlamış, yoğurt, şarküteri, üzümlü panettone, reçel, nutella, meyve sepeti, vs. Cappuccinolarımızı yapıyor hemen, çatRead More