Doğacan, 20 Mayıs 1985’te Ankara’da dünyaya geldi geleli durmaksızın düşünür, öğrenir, sorgular, araştırır, yaratır, pişirir, yazar, çizer, dener, yanılır. Ölene dek yaratmayı ve üretmeyi planlıyor.
Burak Bora Anadolu Lisesi sonrası Tarsus Amerikan Koleji’ni “yılın öğrencisi” seçilerek bitirdikten sonra “Mutfakta Metamorfoz: Küreselleşmenin Mutfak Kültürümüze Etkileri” isimli teziyle MSGSÜ Sosyoloji mezunu oldu. Aynı üniversitede “Türkiye’de Cittaslow: Yavaş Şehirlerde Kentsel Kimlik” isimli teziyle Kentsel Koruma ve Yenileme Yüksek Lisansı’nı tamamladı. Mezun olduktan sonra farklı ajanslarda reklam yazarlığı yaptı.
BirGün, Sözcükler, Granada, Radikal, PsikeArt, TimeOut, Pegasus Dergi ve pek çok online mecrada yazı, tarif ve şiirleri yayımlandı. 2008’de Uçan Süpürge’nin Çocuk Gelinler Sinopsis Yarışması’nı kazandı. 2007-11 yılları arasında katıldığı yurt içi ve yurt dışı fotoğraf yarışmalarında farklı dereceler aldı. 2012’de annesiyle birlikte ilk fotoğraf sergisini açtı. Üniversite öğrencisiyken birkaç reklam filminde ve belgeselde rol aldı.
İş hayatıyla genel olarak derdi var; emek sömürüsüne dayanan kapitalist, emperyalist sistem içinde köle olarak çalışmayı kabullenemiyor. Fakat ‘hayat boyu öğrenme’ felsefesini benimseyerek birbirinden farklı eğitimlere katılıyor ve kendini geliştiriyor. Bugüne dek aldığı sertifikalardan bazıları: temel fotoğrafçılık, yaratıcı yazarlık, kamera önü oyunculuğu, profesyonel aşçılık, sağlıklı beslenme koçluğu, sosyal medya ve dijital pazarlama uzmanlığı, kriz yönetimi, iletişim biçimleri, etkileşim kültürü, sorun çözme, kendini ifade etme şekilleri.
Her daim öğrenmeye aç. Esnaf ruhunu yaşatmak için kitaplarla, kağıtlarla, kalemlerle, silgilerle dolu bir kırtasiye açmak ve el baskılarını yapabilmek ve yazılarını yazabilmek için nevi şahsına münhasır bir atölye kurmak istiyor.
2013 Nisan’ından beri eşiyle birlikte acı vatan Almanya’da yaşıyor. En çok vapurun güvertesinde kıtalararası seyahat etmeyi, kazandibi kaşıklamayı ve zeytinyağlı ayşekadın fasulyeyi özlüyor. Bir de eski mahallesi Moda’yı. Bir dönem Ayşekadın’da dedesiyle yaşadı. Hem de Şakacı Sokak’ta.
Türkçe’yi aşırı sever. Soy ağacının Türkçe’den başka dil konuşulmasını yasaklayan Karamanoğulları’na kadar uzandığına dair veriler var. Bir uçtan Selanik, bir uçtan Afyonlu, haliyle kendini en çok “Egeli” olarak tanımlıyor ve hissediyor.
Sıkça “zaar” der ve “zahir” diye yazınca etkisinin azaldığını düşünür. Az konuşur, daha ziyade yazar ve okur. Mizahsız kalmış bir toplumun ar damarının çatlayayazmış olduğuna inanır. Hayata bakışı bu videoda o kadar iyi tasvir edilip açıklanmıştır ki üstüne söyleyecek söz kalmadığına emindir.
Şimdilerde ilk kitabını yazdı ve onu basacak yayınevi arıyor. Ayrıca el oymalarını, baskılarını, ipek fularlarını ve el yapımı takılarını tasarlıyor, online dükkanı vasıtasıyla dünyanın her yerine ulaştırıyor. Bir yandan Youtube’a “Enginarların Bile Kalbi Var” isimli kanalında birbirinden lezzetli ve pratik tarifler, içerikler üretiyor. Çalışmalarını web sitesinin muhtelif yerlerinde bulabilirsiniz. En son havadislerse burada. Kafası karışık gibi görünse de iyi insandır, çok yönlü, aykırı, renkli ve delidoludur. Ona iyi bakın.
Merhaba Doğacan,
Seni kocamaaan öpyooom… Mersin’den Selmin…. bilmem hatırlar mısın? Lise sondaydın en son görüştüğümüzde… Annen bahsetti senden, sitenden… Gülay’a bahsettim biraz önce… seni taktir ettik… afferin ve de maşaallah…
öpyooooom
küsse dich von herzen … 3 yıldır Almancayı sökmüşsündür artıkın :D
selmin
Merhabaaaa Selmin,
ich habe schon Deutsch gelernt, natürlich :)
Bis bald!
Guzel kizim,
Hakkında biraz daha bilgi edinmek cok hos oldu. Seninle gurur duyuyorum yavrum, hep boyle dogal ol. Adin sana com yakismis Sevgiler yavrum
Gülseren, çok teşekkür ederim, iyi ki varsın. En kısa zamanda görüşmek üzere!
Doğacan,
Sanırım okuduğum kimlik/kısa özgeçmiş yazıları arasında seninki açık ara en samimi ve hoş olanı. Bayıldım. Umarım tekrar yüz yüze görüşüp sohbet etme fırsatımız olur birgün!
Sevgilerimle,
Çigdem
Çok teşekkürler Çiğdem :) Mutlaka görüşelim, konuşalım.