Genişletilmiş Roma Yeme-İçme Rehberi

Buongiorno sevgili yemekseverler!

Geçen hafta boyunca Roma’daydım ve ayağımın tozuyla sizlere bir yeme-içme rehberi hazırlamak istedim. Roma’ya daha önce gitmediyseniz, şehri tanımak ve anlamak için en az 5 tam gününüzü ayırmanızı tavsiye ederim. Hatta 6 veya 7. Zira kent çok büyük olmasa da metrekareye düşen “mutlaka görülecek şeyler”in listesi çok uzun.

Bir kere nereye baksanız tarihi bir eser ile karşılaşıyorsunuz. Neyin ne olduğunu öğrenmek için bir elinizde Roma kitabı, bir elinizde fotoğraf makinesi, hele bir de yağmur yağıyorsa boynunuz ve kolunuzun arasında şemsiye taşırken, ağzınız ayran budalası gibi açık “neredeyim yahu ben?” hissine kapılıyorsunuz.

Akşam eve bitap bir şekilde döndüğünüzde de günlük turunuzun bir tekrarını yapmazsanız hiçbir şey aklınızda kalmıyor, hatta bilgiler çorba oluyor. Ev ödevi niyetine bir özet geçmek daha iyi sonuç veriyor. Tabi ayaklarınızın ağrısından ve baldırlarınızın yanmasından fırsat bulursanız.

Bugüne dek pek çok şehir gezdim, böyle yorulup yıprandığımı hatırlamıyorum. Ne kadar çok şey görür bilirsem o kadar iyi olur diye düşündüğümden olsa gerek, Roma’dayken tam konsantrasyon halindeydim. Ancak beni en çok ilgilendiren elbette yeme-içme konusuydu. O yüzden her yemek masası, aynı zamanda açlık ve yorgunlukla oturduğum çalışma masamdı. Sürekli notlar aldım, ne tattıysam fotoğraflayıp anında yorumlarımı yazdım. Adresleri karıştırmamak için her bir mekanın kartını veya fişini topladım. Instagram hesabımdan gün gün paylaştıysam da şimdi her şeyi biraraya toparlayıp listeleştirmek istedim. Umarım siz de benim kadar keyif alır ve kenti doyasıya gezersiniz. Şimdiden herkese buon appetito!

Kahveciler

• Pantheon civarında dolanırken ayaküstü kahve içmek isteyenleri, kendi kahvesini kavuran, kavururken sokağını mis gibi kokutan Caffé Tazza d’Oro‘ya alalım. Espresso 0,90€, Americano 1,20€, su ve tuvalet bedava. İçeride masa yok fakat kenti gezerken çok işe yarayacak küçük bir öneri: yorgunluğunuzu gidermek için kilise bankları veya çeşme merdivenleri birebir. Hava da güzelse değmesin keyfinize yağlı boya.

Bar de Santis, Via del Governo No.122’de pazar günleri hariç 07:00-20:00 arası tüm kahve ve içecek ihtiyaçlarınız için hizmetinizde. Lokal, küçük, sevimli ve gösterişsiz bir café. Piazza Navona civarında dolandıktan sonra nefes almak ve kalabalıktan kaçmak için ideal. Üstelik espresso sadece 0,80€. İnsan Roma’dayken daha ne ister ki!

Caffè Greco, İspanyol Merdivenleri dolaylarında gezinirken uğramanız gereken bir durak. Seveni çok. Zaten pek çok tur rehberi veya Roma yazısı da sizi buraya yönlendirecektir. Sırf atmosferini görmek için bile gidilir. 1760’ta bir Yunan tarafından kurulan cafe, vakti zamanında ünlü şair ve yazarların kahvelerini höpürdettiği pek meşhur bir yermiş. Hoş, şimdi de ününden bir şey kaybetmemiş durumda. İster girişteki barda ayaküstü hüpletmece, ister salonda oturup janti garsonlar tarafından servis edilmece seçenekleriniz var.

• Vatikan’a doğru gider iken aldı da bir mide kazıntısı ise, ilk durağınız metro çıkışında hemen az ileride sağda ayaküstü lezzet barlarından biri: Bar Parenti (Via Ottaviano, 33 00192 Roma). Kahve yanına tatlı veya tramezzini, hooop güne hazırsınız.

Caffè Perù, Campo de Fiori dolaylarındayken mola verebileceğiniz bir yer. Mottoları: “Romalılar nerede yemek yiyorsa, orası iyi bir yerdir”. Öyle de iddialılar. Hakikaten Romalılar da burada yiyor. Romalı olmayanlar da. Kapı önündeki taburelerine oturup kahvenizi yudumlarken eşe dosta kartpostal yazmak ayrı bir zevk.

Yemekçiler

Pastificio (Via della Croce, 8 00187 Roma), yine İspanyol Merdivenleri civarındaki ara sokaklarda gezerken karnınız da deli gibi acıktıysa hop girip hop yiyip hop çıkacağınız bir karbonhidratçı. Her gün saat 13:00 ve 18:00’de olmak üzere günde sadece iki defa ev yapımı makarnalarını yine ev yapımı soslarıyla yenmeye hazır olarak satıyorlar ve kapısında uzun kuyruklar oluşmasını epeyce hak ediyorlar. Üstelik yanında bir bardak kırmızı ev şarabı ve su da hediye! Ve sıkı durun, burada tıka basa doymak sadece 4 Euro. Mamma mia!

• Lokallerin öğle arasında tercih ettiği Antica Birreria Peroni, adını Roma’nın en sevilen birası Peroni’den alıyor. Yüksek sesli İtalyanca konuşmalar duyarken uygun fiyata yemek yiyebileceğiniz ancak çok çok lezzetli ürünler beklememeniz gereken bir mekan. Biracı olmasına rağmen buz gibi beyaz şarap içmenizi tavsiye ederim zira küçük bira 5 Euro iken yarım litre şarap 3,5 Euro.

Pizzeria alle Carrette (Via della Madonna dei Monti, 95, 00184 Roma), Forum’u dolaştıktan sonra akşam yemeği için tercih edebileceğiniz bir pizzacı. Odun ateşinde pişirdikleri pizzalar kırmızı ve beyaz olmak üzere iki ana başlık altında toplanıyor ve çeşit çeşit. Saat 19:00’da açılıyor aklınızda bulunsun.

• Kolezyum’u gezip bitirince harika bir İtalyan sofrası için “lokal” lokal önerim: Trattoria Luzzi (Via di San Giovanni in Laterano, 88, 00184 Roma). Tüm Roma mutfağını uygun fiyata bulabilirsiniz. Öğle vakti çok kalabalık oluyor, çalışanlar da buraya geliyor zira. Esnaf lokantası kafası. Bekleyebilirsiniz uzunca bir süre yani. Veya bizim gibi biraz erken gidip (12’den biraz önce) rahatça oturma şansınız var. Girizgâh olarak bruschetta ve insalata mista, sonrasında lazanya ve tiramisu tercih ettik biz ve çok memnun kalktık.

Pizzeria da Baffetto, Via del Governo Vecchio 114 numarada. Roma’nın geneline göre pizzaları pahalı ancak sanırım en ince pizzayı da onlar yapıyor. Kağıt gibi incecik. Duvardaki fotoğraflardan anladığım kadarıyla sahibinin lakabı baffetto yani “bıyık”. Ancak kendisi işinin başında değildi. Tercihimiz Baffetto Pizza oldu, enginar, yumurta, kıyma ve soğanlı. İki kişi için atıştırmalık sayılır fakat yanında birer İtalyan gazozu ile 2-3 saat sizi tutuyor. Yalnız, çalışanların suratsızlığı bizi rahatsız etti açıkçası. Hepsi mi mutsuz olur arkadaş!

• Roma’nın biricik Yahudi mahallesi Ghetto’ya gittiyseniz Hostaria Da Giggetto’nun önünden geçmemeniz, geçerken önündeki o kocaman enginar ağacını görmemeniz, güzel bir ziyafet çekme isteği duymamanız mümkün değil. Spesyalleri hep kızartma: supplì (mozzarella ve domates soslu pirinç topları), mozzarella ve ançuezli kabak çiçeği, kızarmış enginar, patates ve balık kroket. Akşam 19:30’da açılıyor, yüksek sezonda rezervasyon gerekebilir.

Cantina e Cucina, dışarıdan çıfıt çarşısı gibi görünen bol eşyalı, neşeli ve modern bir yer. Menüleri de gelenekseli modernleştirdiklerini işaret ediyor. Genelde gençlerin tercihi. Mottoları “gülümsemek bedava”. İki kişi için bir enginarlı carbonara, bir etli rosto yetiyor. Yanına da birer şarapla tıka basa doyuyorsunuz. Her gün 11:00 ila 01:00 arası açık.

Grill’ci

Porca Vacca (Via dei Sabelli, 101, 00185 Roma), bütün gün bir şey yemeden haldur huldur gezdiğimiz bir günün akşamı kendimize ödül verdiğimiz yemeklerin sahibi. Her kentin ana tren istasyonu çevresi gibi Roma’nınki de rezalet durumda fakat hızlı adımlarla hedefe doğru yürürseniz sorun yok. 19:00’da açılıyor ve servis hızlı. Girizgah olarak supplì, Roma usülü enginar, ana yemek olarak orta pişmiş İtalyan bifteği, üzerine roka, domates, rende parmesan, yanına insalata mista, üzerine ev tiramisusu ve kahve. Artık eve gidip uzun uzun uyuyabilirsiniz.

Atıştırmalıkçılar

Mami; Piazza Navona, Pantheon ve Trevi Çeşmesi dolaylarında yeterince yorulup acıktıktan sonra “atıştırmalık bulsak da hüpletsek” isteğinize ilaç gibi geliyor. Hafif, leziz ve uygun fiyatlı. Dilim pizzayı gramajla alabiliyorsunuz. Ayrıca kızarmış pirinç ve peynir topları da satılıyor. Başarılı.

Panino Romanesco (Via di Parione, 34, 00186 Roma), kadın eli değen nadir İtalyan işletmelerinden biri. Ev yemeklerini ekmek arası yeme kafası. Fiyatlar oldukça uygun, çeşidi bol. Ekmek arası Roma usülü enginar ve domates soslu köfte nefisti.

• İtalyan lezzetlerinin tadını doyasıya çıkarabilmek için La Prosciutteria’ya kesinlikle gelinmeli, yanına kırmızı şarap söylenmeli ve şapur şupur yiyip gitmeli. Tıpkı yerellerin yaptığı gibi. Ayrıca ürünlerinin kendi çiftliklerinden geldiğini bilerek gönül rahatlığına ermeli. İster panini ister paylaşımlı tabak, açlık durumunuza göre karar vermeli.

• Piazza Spagna’dan Popolo’ya doğru yürürken canınız Tramezzini mi çekti? O halde adres Il Barretto (Via del Babuino, 120). Somonlusu bir harika! Hem de sadece 2 Euro’ya. Şarap, kahve, kek vs. de var.

• Hem restaurant hem café-bar olan Terre d’Acqua’da öğle servisi 13:00’te başlıyor ancak ondan öncesinde, kahve ve atıştırmalık için de ideal. Akşam için de tipik İtalyan lezzetleri sunan mekanın öne çıkanları, salatalar, makarna ve pizzalar, tatlılar, kahve ve sandviçler.

Forno Campo de’ Fiori, adı üstünde nefaset bir fırın. Tam da Campo de’ Fiori Meydanı’nda. Yine ayaküstü ye gitçi. Kabak çiçekli dilim pizzası bir başka. Kurabiye ve tatlı-tuzlu pek çok şey bulabilirsiniz. Her şey gramajla satılıyor.

Pasto (Via del Governo Vecchio, 90, Roma), gayet temiz ve özenli bir sandviççi. 3,5-5 Euro arasında değişen fiyatları ve 20’ye yakın çeşidi var. Açlık bastırmanın ötesinde doyuran boyutlardalar.

Akşam keyif içkisi

Caffè della Pace, nevi şahsına münhasır café-barlardan biri. Yiyecek yok, sadece alkollü veya alkolsüz içecekler var. Yanında cips veya fıstık ikramlı. İçeride tek kötü olan şey sanırım müzik. Ama o da çok rahatsız etmiyor. Işığı loş, ortamı keyifli. Barmaidler başarılı, içkiler harika. Aperol Spritz ve Campari Passion 7’şer Euro. 1 kadeh Nero d’Avola 5 Euro. İnternet şifresi: password. Mutlaka uğranmalı.

Dondurmacı

• Genelin aksine size ille de Giolitti’de veya San Crispino’da dondurma yiyin demeyeceğim. Çünkü her ikisinden de bombastiği var: Gelateria del Teatro (Via del Coronari, 65). Girişte banka kuyruğuna girer gibi sıra numarası alıyorsunuz ki kimse önünüze atlayıp sinirinizi bozmasın. Fena bir uygulama değil. Zaten sıra size gelene kadar, onlarca çeşit ve ebat arasında ne istediğinize anca karar veriyorsunuz. Camekanlı mutfağını seyredalarken bir bakmışsınız dondurmanız bitiveriyor. La dolce vita diyip yolunuza devam ediyorsunuz.

Mevsimsel lezzet: Puntarelle

Namı diğer: İtalyan hindibası. Mart-mayıs ayları arası en yaygın olduğu zaman. İtalya’nın her bölgesinde tanınıyor hatta adına festivaller düzenleniyormuş. Kalsiyumu bol. Punta, İtalyanca’da sivri uç demek. Adını buradan alıyor. Sivri uçlumsu gibi bir şey. Romalılar, ançuez, sirke, dövünmüş sarımsak, tuz ve biberle bir sos hazılıyorlar ve puntarelleye döküp servis ediyorlar. Bize de mamma mia demek düşüyor.

*Bu yazı, ilk olarak 3 Nisan 2015’te yemek.com‘da yayınlanmıştır. 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *