taş kahve’ye geliyor taş gibi bir hatun
oturmuş sakızlı kahve içiyor, sade
bir elinde sakızlı dondurması
bir elinde fotoğraf makinesi
belli afilli biri
havalı saçları
kırmızı ojeleri
kocaman gözleri sürmeli
her geçen ona bakıyor en az bir fasıl
kem gözler çıkaracak yine kahve renkli falı
sanki biraz dertli, biraz telaşlı
ama oldukça da serinkanlı
şuh bir kahkaha atıyor ansızın
beyaz tişörtlü bakıyor, esmer delikanlı
hesap diyor ‘üç tele’
yokluyor çantasını, veriyor parayı
elleri ateş gibi yanıyor hatun ve ayakları
eve gidip duş almak istiyor, buzda kayar gibi
esince püfür püfür rüzgar yeli
ürperiyor birden sırtı, omuzları
arkasından bakakalıyor o mahrur çocuk
hatunun elbisesi titriyor, heyecanlı
hoşuna gidiyor, uçtu uçacak diye etekleri
o an taş kahve’yi terk ediyor taş gibi hatun
bir hikaye bırakarak hüzünlü ve neşeli