blog

3 günde Floransa – Ne yapılır ne yenir ne içilir?

Posted on 12 May 2017

Münih’ten atlıyoruz 22 Mart’ta trene, 8 saat sonra Floransa’dayız. Booking’den yüksek puanı sayesinde karar kıldığımız Sabrina’nın evini buluyor ve 3 gün konaklayacağımız odamıza jet hızıyla yerleşiyoruz. Yol için yaptığımız sayısız sandviçe rağmen açız. Kente gidip bir şeyler yiyip yatıp uyuyoruz. Tüm günü trende geçirince yatağa öyle bir gömülmüşüz ki sabah kalkmak zor geliyor ama mutfaktaki tıkırtılar ve karnımızın gurultu sesleriyle zıplıyoruz. Sabrina bize tatlış bir kahvaltı hazırlamış, yoğurt, şarküteri, üzümlü panettone, reçel, nutella, meyve sepeti, vs. Cappuccinolarımızı yapıyor hemen, çatRead More

Gökkuşağının Tutkulu Kırmızısı: Pedro Almodovar

Posted on 28 January 2015

”Yarattığım çok sayıda kadın karakter arasında Patty en sevdiklerimden biri. O kadar yaşama isteğiyle dolu ki hiç uyumuyor; saf, şefkatli, grotesk, kıskanç ve narsist; tüm insanlarla ve zevklerle dost; her şeyin iyi yanını görmeye hazır. Olayların sadece yüzeysel kısmı üzerinde kafa yorarak, onlardan en iyi sonuçları elde edebilen biri. Patty yalnızlıktan ve kendinden kaçıyor, bunu da büyük bir mizah gücü ve sağduyuyla yapıyor.” –Patty Diphusa Hikayeleri’ nin baş karakteri için söyledikleri. 1950’ler, İspanya için zor zamanlar. Diktatör Franco denen adamınRead More

Nürnberg Sosisleri ve Yancıları

Posted on 9 April 2014

Bir pazar günü sabahın köründe, herkesler sıcak yataklarında mışıl mışıl döne döne cayır cayır uyur iken, azimle uyanıp hazırlanıp Bavyera Bileti’yle çıktığımız günübirlik gezilerimizden bir yenisine daha hoş geldiniz efendim. Şehrin karakteristikleri arasında Güzel Çeşme, Yaşayan Köprüler’den biri: Heilig Geist Spital ve Kaiserburg var. Minicik bir Alman kenti. Ama her kent gibi korunmaya ihtiyacı olmuş. Aslında uzatmadan direkt(öman) yemeklere getireceğim ben yine lafı her zamanki gibi. Bugünümüzün teması, odun ateşinde pişen bol baharatlı Nürnberg Sosisleri ve yancıları, tatlı bir son olarak da kente özgü bir türRead More

Yiyelim Güzelleşelim Basepost’ta

Posted on 22 October 2013

Hallo meine Freunde! Güzel haberlerim var size :) Bu sabah İstanbul’daki kuzenim bir café’de dergi okurken, adımı ve blogumu görmüş, hemen bana bir fotoğraf gönderdi. Fotoğrafta sadece blogumun adresi ve kalamar bacakları vardı. “Aaa! Ne güzel, hangi dergi, kim yazmış, ne demiş, niye demiş?” sorularımı sıraladım ve Basepost’un Eylül 2013 sayısı olduğunu öğrendim. Online olarak da okunabilen ve cafélerde ücretsiz olarak bulunan bu güzide derginin yeme-içme bölümünden sorumlu kişisi ise Hazal (Yılmaz). Onu tanıyanlar, İstanbul ve Avrupa kazan o kepçeRead More