Radikal Blog – Açık Mutfak

Mini fırında açma yapmak

Posted on 16 July 2014

Ben taa ilk okuldayken, ekmek fırınının her önünden geçişimde gözüme ilk takılan, aklıma ilk düşen ve beni gülümseten nedense hep açma -ve sonrasında çiçekekmek- olurdu. Nedense açmanın sadece büyük (dükkan ebatındaki) fırınlarda yapılabileceğine kendimi inandırmış, evde pişirilebileceğini aklıma bile getirmemiştim. Bu kanı veya hikaye senelerce tavan arasında kalan eski eşyalar gibi üstü örtülerek bir güzel yıllanmıştı, ta ki mutfakla haşır neşir olmaya başladığım sıralarda, bana hediye edilen bir yemek kitabında tarifini görene, deneyip de “aa oluyormuş ki bu yaa” diye şaşırana kadar. Velhasılıkelam, evinizde (hattaRead More

Hurmalı Köfte

Posted on 9 July 2014

Bu tarifimi, geçtiğimiz sene kasım ayında Hürriyet Avrupa’ya verdiğim röportajda anlatmış olsam da, Ramazan sofralarına çok uyacağını düşündüğüm için yenileyerek ve birkaç kere farklı zamanlarda, farklı miktarlarda denedikten sonra iyileştirerek tekrar yazmak istedim. Hem tok tutucu hem lezzetli hem de şaşırtıcı bir tarif. Yanına ister salata ister makarna ister pilav ister zeytinyağlı yapabilir, hem kendinizi hem iftara gelen misafirlerinizi mutlu edebilirsiniz. Ben piştikten sonra bir hurma ile bir köfteyi kürdana batırarak servis etmeyi seviyorum. Kıymayı mutlaka kuzudan çektirmenizi tavsiye ederim. Hurmaları da boydan yarıya kesipRead More

Büyümeyen tavşan

Posted on 2 July 2014

Ben küçükken büyümeyen tavşan satıyorlardı, o hani sonradan Kartal’a kadar metro yapılacak diye İmar Uygulama Müdürlüğü, Zabıta Müdürlüğü ve Kadıköy Belediyesi’nin bütün büfeleri, çiçekçileri, çay bahçelerini yıktığı, yıkıp beton döktüğü, döküp altını kazdığı, sonra yeniden kapattığı; bir anne ve yavru ceylan heykelinin olduğu Kadıköy-Beşiktaş İskelesi’nin hemen sağ tarafında kalan, o zaman bana masalsı gelen ve fakat belki hiç de öyle olmayan Kuşçular Çarşısı’nda. Çarşıda akvaryumlar vardı, akvaryumda balıklar; balıkların poposundan sarkıp uzayan ip gibi kakalarını da o zaman görmüştüm ilk. KıkırRead More

Radika

Posted on 25 June 2014

Bu hikayem, ben henüz doğmadan aramızdan ayrılan; hiç tanıyamadığım Selanik göçmeni Nihat Dedem’e, tohumlarımın atıldığı Mudanya’ya, Girit’in güzel insanlarına ve tüm mübadillere armağan olsun… Evimi çok özledim. Ama evim neresi, artık bilmiyorum. Günlerimi kaybettim. Sevinçlerimi, heyecanlarımı, anılarımı kaybettim. Yapraklarımı kopardılar benden, söküp aldılar. Köksüzleştirdiler ağacımı. Hem de hiç acımadan. Bir sabah uyandım. Ve artık yurtsuzdum. Köksüzdüm. Öksüzdüm. Öksürdüm. Aksırdım. Kimse ‘çok yaşa’ demedi.Oysa yaşanacak daha çok günlerim vardı. Yalnızdım. Topluca bir göçün ortasında, yapayalnız. Yanıma sadece sırt çantamı aldım. İçindeRead More